4 Mart 2009 Çarşamba

Yönetim Nedir?

Yönetim; bir amaca ulaşmak için başkalarıyla iş birliği yapmaktır. Yönetim her şeyden önce belli bir hedefe başkalarıyla birlikte erişme, bir başka deyişle başkalarına iş yaptırma faaliyetidir.
"Benim için en önemli yaklaşım, modern yönetim düşüncesi ve yeni akımlardır. Çünkü, işletmenin değişen şartlara uyum sağlayabilmesi ve süreklilik arz edebilmesi için bu yeni akımlar takip edilmeli ve işletmenin yapısına uygun olanlar seçilmelidir."


1.YÖNETİM
Yönetim; bir amaca ulaşmak için başkalarıyla iş birliği yapmaktır. Yönetim her şeyden önce belli bir hedefe başkalarıyla birlikte erişme, bir başka deyişle başkalarına iş yaptırma faaliyetidir.

2. YÖNETİM BİLİMİ

2.1. Tanımı
Yönetim bilimi; idarenin gerçek işleyişini inceleyen bir disiplindir. Diğer bir tanıma göre de; idarenin iyi biçimde yönetilmesi ve en iyi biçimde örgütlenme usullerinin incelenmesidir.

2.2. Yönetim Biliminin Özellikleri
Yönetim bilimi, sosyal bir bilimdir.
Yönetim bilimi, tanıtmak ve açıklamak amacını güder.


3. YÖNETİM DÜŞÜNCESİNİN TARİHSEL GELİŞİMİ
Yönetim biliminin gelişmesinin incelenmesiyle yönetim biliminin gelişmesinin çok eski olmadığı görülür.Yönetimin incelenmesi olgusu uygarlık kadar eskidir. 18. Yüzyılda işletmelerin büyümesi sonucunda yeni durumlar kendisinin göstermiştir. Tarihi gelişme ile beraber işletme yönetimine yaklaşım farklılaşmaya başlamıştır. Yönetim bugüne kadar gelinceye kadar önemli aşamalar kaydetmiştir.

3.1. Bilimsel Yönetim Öncesi(1800 Öncesi)
Bu dönem,insanların iş birliği çabaları ile başlayıp bilimsel olarak incelenmeye başlandığı 1880 yılına kadar devam etmektedir. Bu dönemde günümüzde varolan belli başlı ilkelerin temelleri atıldı.Ancak bu dönemde birbiri ile uyum sağlayan yönetim düşüncesinde bir bütünlük oluşturulmadı. Kuvvet ve yetkinin duygusuz uygulanışı bu dönemin yönetim ve örgüt düşünceleri oluşturmaktadır.

3.2. Klasik Yönetim Düşüncesi

3.2.1. Bilimsel Yönetim Düşüncesi (1880-1930)
Bu düşünce; en çok makinelerin, aletlerin, materyallerin, paranın ve çalışanların rasyonel biçimde yönetilmesi için bilimsel prensiplerin geliştirilmesine odaklanmıştır.
Bu uğraşlar iki ana biçim almıştır: İşi daha kolay geliştirerek verimliliğin nasıl arttırılacağı,
Yeni metot ve tekniklerin avantajlarını kullanabilmeleri için işçilerin nasıl güdülendirilecekleridir.
Bu iki uğraşıyı gerçekleştirmek için yaklaşımlar geliştiren düşünürler, bilimsel yöntemin temellerinin oluşturulmasında önemli katkılarda bulunmuşlardır. Bu düşünürler:

Frederick Winslow Taylor
Yaptığı çalışmalar: Talaşlı imalat, Optimum işleme koşullarının belirlenmesi,Parça başına ücret sistemi, İş tasarımı ve ölçümü, Hareket ve zaman etüdü.

Fayol
Fayol, üst yönetim bilimini geliştirmeye çaba saffetmiş ve yönetime yukarıdan bakmıştır. Geliştirdiği ilkeler günümüzde, planlama ve organizasyon yapıları için geniş ölçüde kullanılmaktadır. Bunlardan en çok kullanılanları yönetim ve emir birliği ilkeleridir.Fayol, yönetime ilişkin 14 ilkeyi ortaya koymuştur. Bu ilkeler şu şekilde gruplanmaktadır:



Frank B. ve Lillian M. Gilbreth
Gilbreth’ler insanların hareketlerini, işin ne kadar zaman aldığını kesin olarak saptadılar.(zaman etüdü) Buna ek olarak tüm el hareketlerinin therbligs olarak adlandırdıkları 17 temel harekete indirgeyerek yakala, kavra,yerleştir şeklinde sınıflandırdılar.

Henry L. Gantt
Gannt’ın bilimsel işletmeciliğe olan en büyük katkısı, planlama ve denetimde kullanmak amacıyla geliştirdiği grafik yöntemleridir. Gantt tabloları, günümüzde kullanımı olan PERT yönteminin ilk şeklinin oluşturmaktadır.

3.2.1.1. Bilimsel Yönetimin Faydaları ve Eksiklikleri

Yararları: Bilimsel yönetimin iş düzenine en büyük katkısı, o işin en iyi şekilde nasıl yapılabileceğini göstermesidir. Bu bakımdan bilimsel yönetim işletmeciliğin problemlerini rasyonel bir yaklaşımla çözmekle birlikte yönetimin uzmanlaşmasını da sağlar.

Eksiklikleri: Bilimsel yönetim, iş tatmini için insan isteklerini göz ardı etmiştir. Bilimsel yönetimin yaygınlaşmasıyla, işçilerin eğitim sorunu ortaya çıkmıştır. İşçiler işi beğenmediklerinde işten çıkmayı, ücret artışına yeğlemişlerdir. Sonuç olarak bilimsel yönetim modeli insanı bir makine gibi görmüştür.

3.2.2. Bürokrasi Yaklaşımı
Bürokrasi yaklaşımının amacı; işletmelerde etkin, ideal, şahsa göre değişmeyen rasyonel bir organizasyon yapısı oluşturmaktır.Bu yaklaşımın en önemli temsilcisi “Bürokrasi yaklaşımı” ismiyle anılan bir organizasyon teorisi geliştiren Max Webber’dir.

3.3. Neo- Klasik Dönem
Neo-Klasik yönetim düşüncesi esas itibariyle klasik yönetim düşüncesinin kavram ve ilkelerine dayanır.Ancak neo-klasik düşüncede bu yumuşatılmış ve genişletilmiştir. Diğer bir ifadeyle, neo-klasik yönetim düşüncesi, beşeri ilişkiler yaklaşımı ile klasik yönetim düşüncesinin karışımından meydana gelen ve bu iki felsefe ve görüşü uzlaştıran bir düşünce sistemidir. Bu yaklaşım, klasik yönetim düşüncesinde olduğu gibi insanı “üretim faktörlerinden biri” ve makinenin bir parçası şeklinde ele alınmamış, insanların örgütler içinde ne şekilde davranmaları gerektiğinden çok nasıl davranacaklarını belirlemiştir.

3.3.1. Neo-Klasik Dönemin Öncüleri

Abraham Maslow
A. Maslow, ihtiyaçların tatmin edilmesi bakımımdan güdüleri önem ve şiddet derecesine göre sıralamaktadır buna da İhtiyaçlar Hiyerarşisi adı vermiştir. (Şekil 1)



Elton Mayo
Mayo, yeni-geleneksel örgüt kuramının öncüsüdür ve Hawthorne deneyleriyle tanınır. Bu araştırmalarda Mayo ve arkadaşlarının elde ettikleri bulgular şu şekildedir:
1.Yapılan işin miktarını işçinin ‘fiziki kapasitesi’ değil ‘sosyal kapasitesi’ belirler.
2.Ekonomik olmayan ödüllendirmelerin, işçilerin mutluluğunu etkilemekte önemli bir rolü vardır.
3.Örgütlerde üst düzeydeki uzmanlaşma buradaki işbölümünün en yüksek ve yeterli düzeyde olduğunun kanıtı değildir.
4.Çalışanlar, çoğu zaman yönetime onun koyduğu normlara karşı kişi olarak değil, belirli bir grubun üyesi olarak davranışlarda bulunurlar.

Douglas Mc Gregor
X ve Y teorisini ortaya koymuştur. X ve Y teorilerini karşılaştırıldığında bu iki teorinin insana bakış açısının çok farklı olduğunu görebiliriz. X kuramından çıkarılan temel örgüt ilkesi yetki kullanma yoluyla yönetme ve denetlemedir. Y kuramından çıkarılan temel ilke örgütle kaynaşmadır.

3.3.2. Neo-Klasik Hareketin Sağladığı Katkılar
Bu hareket, Klasik teorinin katı ve insan faktörünü dikkate almayan yapısına bir rahatlık vermek ve her bireyi, performansını etkileyen duygular ve sosyal yönleri olan varlıklar şeklinde kabul etmek suretiyle yönetime uzun vadeli bir katkı sağlamıştır.

3.4. Modern Yönetim Anlayışı (1950’den sonrası)
Çağımızda modern teknolojinin hızlı gelişme göstermesi ona koşut olarak örgütsel yapı ve anlayışta birtakım gelişmeleri zorunlu kılmıştır. Ancak çağdaş örgüt kuramının sınırlarını çizmek ve kesin çizgilerle belirlemek oldukça güçtür, çünkü sürekli yeni yaklaşımlar ve teknikler ortaya konulmaktadır.

3.4.1. Sistem Yaklaşımı
Sistem yaklaşımı, yönetim sürecinde bir düşünce şeklidir. Bu düşünce şekli, örgüt çalışmalarının başarılı bir şekilde yönetiminde iç ve dış çevre faktörlerinin bir bütün içinde görülmesi ve değerlendirilmesini temin etmektir.
Sistemin Parametreleri: Girdiler, Süreçler, Çıktılar, Denetim, Sınırlamalar.
Sistem Çeşitleri: İki çeşit sistem olduğu kabul edilir. Bunlar açık ve kapalı sistemlerdir. Çevresi ile ilişkide olan sisteme açık, olmayana da kapalı sistem denir.
Her sistemin bir sınırı mevcuttur. Kapalı sistemlerde, sınırlar katı ve çevreyle ilişkiye imkan vermez Açık sistemlerde, sınır çevreyle bilgi, enerji ve materyal alışverişine müsaittir.

Entropi ve Negatif Entropi
Bu kavram, sistem şeklinde nitelenen bütündeki bir eğilimi ifade eder. Bu kavrama göre sistemdeki faaliyetlerin bozulması, dengenin bozulmasına, karışıklık ve aksaklıkların ortaya çıkması sonunda sistemin faaliyetlerinin durmasına entropi denir
Açık sistemlerin dışarıdan aldığı yardımla bünyesindeki karmaşıklık ve bozukluk eğilimini yani entropinin ortadan kaldırılmasına negatif entropi denir..

3.4.2.Amaçlara Göre Yönetim
Amaçlara göre yönetim sistemi, örgütün çeşitli kademelerinde yer alan yöneticilerin, personelin sorumluluk alanlarını gerçekleştirmeleri, öngörülen sonuçlar bakımından örgütün temel amaçlarını birlikte belirlemeleri ve belirlenen bu amaçların örgütü meydana getiren birimlerin faaliyetlerinde bir rehber ve personelin değerlendirilmesinde bir kriter olarak kullanılmasını öngören bir süreçtir.

3.4.3. Durumsallık Yaklaşımı
Çağdaş anlamda yönetim ve organizasyon teorilerinin ulaştığı en son nokta durumsallık yaklaşımıdır. Bu görüşe göre, her yerde ve her zaman işletmeler için geçerli olabilecek bir yönetim ve örgüt yaklaşımı yerine, her işletmenin kendi yapısına, içinde bulunduğu duruma ve çevre şartlarına en uygun modeli uygulamak gerekir. Şüphesiz işletmenin şartları değiştikçe, böyle duruma elverişli uygulamaya geçilecektir. Bu özelliği ile durumsallık yaklaşımı yönetim ve örgüt anlayışına dinamizm çağdaş bir yaklaşımdır.

3.4.4. Yöneylem Araştırması
Amaçlara ulaşmada etkinliği arttırıcı karar alabilmek için uygulayıcılara nicel temeller verme ve problemleri tanımlamaya yöneltilmiş kompleks organizasyonların bilimsel etüdüdür. Yöneylem araştırması birçok araçtan oluşur. Bunlardan dört tanesi:
- Model Kurma - Kuyruk Teorisi
- Oyun Teorisi - Doğrusal Programlama

3.4.5. Benchmarking (Kıyaslama-İşletmeler arası karşılaştırma)
Kendi sınıfında en iyi olan işletme (Best In Class-BIC) örnek olarak seçilir. Bu işletmenin süreçleri, politikaları, performansları karşısında kendi işletmemizin performansı ölçülerek mukayese edilir; sonra da BIC işletmeye ulaşmak ve bir sonraki aşamada onu geçmek için işletme bünyesinde gerekli değişikliklerin yapılması için çaba gösterilir. Bu yönteme Benchmarking denir.

3.4.6. Değişim Mühendisliği – Süreç Yenileme (Reengineering)
Değişim mühendisliği; maliyet, kalite, hizmet ve hız gibi çağımızın en önemli performans ölçütlerinde çarpıcı gelişmeler sağlamak amacıyla iş süreçlerinin temelden yeniden düşünülmesi ve radikal bir biçimde yeniden tasarlanmasıdır.

3.4.7. Toplam Kalite Yönetimi (TKY)
Toplam kalite yönetimi içinde yer alan “toplam”ifadesi kalitenin yaratılması, korunması ve iyileştirilmesi sürecine tüm bölüm, birim ve bireylerin katılımının önemini vurgulamaktadır. Yani; üretilen hizmet veya mamulün kalitesinin belli bir düzeye yükseltilmesi, bu düzeyin korunması ve daha iyi noktaya ulaştırılması esastır. Bu süreçte işletmenin genel müdüründen en alt düzeyde çalışan personele kadar tüm çalışanların aktif şekilde rol almaları gerekmektedir.

3.4.8. Öğrenen Organizasyon (Learning Organizations)
Öğrenen organizasyon veya öğrenen işletme kavramı, bir işletmenin sürekli bir biçimde, yaşadığı olaylardan sonuçlar çıkararak, bunun değişen çevre şartlarına uyum için kullanılması, personel geliştirici bir sistem oluşturması ve sonuçta değişen, gelişen ve kendini yenileyen dinamik bir işletme olmasını ifade eder.

3.5. Yaklaşımların Karşılaştırılması
Sonuç olarak üç sistemin özelliklerini şöyle özetleyebiliriz: Klasik Yönetim Anlayışı, “İnsansız Örgütler”; Neo-Klasik Yönetim Anlayışı, “Örgütsüz İnsanlar” ve Modern Yönetim Anlayışı da , “Örgütlü İnsanlar” temel varsayımı üzerine kuruludur ve bu üç sistem birbirini tamamlayarak bugünkü noktaya gelmiştir.


3.6. Sonuç
Her yönetim düşüncesi olumlu ve olumsuz yanlara sahiptir. Her yeni düşüncede bu olumsuz yanlar iyileştirilerek ve yeni katkılarda bulunularak bugünkü son noktaya gelinmiştir. Modern Yönetim Düşüncesi de gelinen son noktadır. Benim için en önemli yaklaşım, modern yönetim düşüncesi ve yeni akımlardır. Çünkü, işletmenin değişen şartlara uyum sağlayabilmesi ve süreklilik arz edebilmesi için bu yeni akımlar takip edilmeli ve işletmenin yapısına uygun olanlar seçilmelidir.

0 yorum:

Yorum Gönder

Yorumunuz için teşekkür ederim. Yapılan yorumlar, blog yöneticisi tarafından kontrol edildikten sonra yayımlanmaktadır. Saygılarımla...